her gün yaza ne kadar var diye takvime bakıyorum o derece sıkıldım.aslında severdim kışı.

bu havaların yanında yaz iyiydi.tam bi hastalık havası aralığın sonuna geldik 10 derecenin üstünde istanbulda bi gün deli gibi esiyo bi gün yağmurlu bi gün yazdan kalma gün.sonra insanlar grip oluyo zatüre oluyo.ya adam gibi kar yağsın soğuk olsun yada kıyamete kadar yaz olsun.burdan yetkililere sesleniyorum :D

valla ben de senin gibiyim.kışı hiç sevmedim, kıştan nefret ediyorum,zaten bu ara ülke bi yağmurlu hava dalgasında iyice gerginim...bi de soğuklar gelicek 2-3 haftaya o zaman düşünemiyorum:D

yağmur bile haziranda yağsa keşke..

asla asla asla. kış çocuğuyum ben.

Yazın durduk yere ne kadar fazla terlediğini, gece o sıcakta uyumaya çalışıp uyuyamadığını, sokakta yürürken güneşin kafanın içini mikrodalga fırına çevirmesini düşün; geçer.

ben de yazı çook özledim.soğuğu, kışın yağan yağmuru,nezleyi çekmek yerine mis gibi güneş olsaydı şimdi keşke.ama olsun kışın da yazı beklemenin heyecanı oluyor,bir de yazın yağan yağmurun tadi çok başka,çok güzel...

yağmur hastası olan biri olarak yazın yağmuru bile güzel değil bence, sonbahar&kış insanıyım

330 a bin turan durağında in üst geçitten karşıya geç

lynda.com

malum yerlerden bulabilirsin. not: ingilizce

türkçe daha iyi olur sanki.

www.photoshopdersleri.net

en etkili çözümlerden birisi youtube hocam, youtube da türkçe onlarca video ders var.

ben kurcalaya kurcalaya öğrendim. zor bir program değil photoshop, her şekilde öğrenirsin.

basçek diye bir site var faydalı

hakan günday?

yusuf atılgan- aylak adam

tezer özlü- yaşamın ucuna yolculuk

hakan günday'ın kinyas ve kayra'sını okudum sadece. diyecek söz tabi ki, harika.

aylak adam'ı okudum.

diğeri listeye alındı, teşekkürler.

başka... ?

oradaki yazar listesinde yok ama; halide edip'in handan'ı kesinlikle çok farklı. kesinlikle tavsiye ederiö.

douglas adams

hasan ali toptaş. mutlaka. Türkiye'nin Kafkası.

malesef aklıma net bir yer gelmedi ama ilk denk geldiğiniz yerden boyoz alıp karşıyaka sahilinde bir yere otursanız.. ooh mis. (izmir'de hava nasıl bilmiyorum)

bostanlı beşikçioğlu caminin orada basketbol sahalarının yanındaki cafede kahvaltı edebilirsiniz diye tahmin ediyorum ya da eski balıkçı barınaklarının orası da olabilir.

@uckac orası biraz tuzlu olur. para problem olmasa temiz mandıra derdim ama karşıyaka çarşının içinde migros sokağında fırından sıcak boyoz gevrek yumurta peynir alıp sahile kayabilirsiniz. yanına bir de ayran. üzerine camel 06 da bir sade kahve. ulan bu saate kalmasam sabah kalkıp yapardım şerefsizim.

sahilde bostanlı yönüne giderken 06 vardır.otobüs durağının yanında.poğaçaları da güzeldir,çayı da

Misfits veya Shameless

lie to me

(bkz: game of thrones)

zaten şimdilik sadece 10 bölüm.

(bkz: raising hope)

yeni başladım ben de, baya sardı ilk bölümler.

Kesinlikle Weeds. Bayılacaksın :)

weeds +1
shameless +1

bunlara ek olarak kesinlikle:

the office
outsourced
community

nip/tuck ve game of thrones

black books

the office ve shameless guzeldir ama bunu izlemek zorundasin

COMMUNITY

the mentalist

(bkz: rome)

(bkz: oz)

(bkz: game of thrones)

bayraklı'daki adliyeden.

karşıyaka yakınsa işini daha kolay ve kuyruk beklemeden halledersin.

evet o modern dansçı kız.

size belli bir saatlik dersi ücretsiz veriyorlar(5 mi 10 mu unuttum)tabii yeterli olmuyor.zaten hocalarda öğrenmeyinde özel ders alın diye yapıyor.dikkatli ve yetenekliyseniz.direksiyon sınavını geçecek kadar öğrenirsiniz ama trafiğe çıkmaya yürek ister.bence siz hocadan gerekli dersi alın özel dersi verecek arkadaşınız varmış zaten

İşte o 5-10 dersi de vermiyolar. Direkt her bir ders 20 lira. :)

Şöyle düşündüm; çalıştırmadır, kaldırmadır, durmadır vs. biz öğretiriz, trafik için parasını verir ders aldırırız. Siz ne dersiniz?

Zaten adamların 20 saat direksiyon dersi verme zorunluluğu var. Akbaba gibi bu sürücü kursları, dikkat etmek lazım.

mevzuat.meb.gov.tr

"B" sınıfı kurs: Trafik ve çevre bilgisi dersi 35, ilkyardım dersi 12, motor ve araç tekniği bilgisi dersi 16, direksiyon eğitimi dersi 20 saat.

isterseniz online sipariş yapıyordunuz onla geliyordu, isterseniz şube seçiyorsunuz oraya geliyor oradan alıyorsunuz.

Ben internet sitesindeki formu doldurup, kartın gelmesini istediğim D&R şubesini seçmiştim. Yaklaşık 1 ay içinde seçtiğim şubeden kartı teslim aldım.

izmirdeysen alsancak şubesinden hemen alabiliyorsun galiba.hala geçerli mi bilmiyorum.

Hangi mağazadan alabileceğime dair bir seçenek çıkmadı kayıt sırasında, ama iletişimde ki mail adresine mail atınca hemen geri döndüler, bildirdiğim mağazadan teslim alabilecekmişim.

değil gibi. katkı kredisi de almış ise tam o civar olması lazım hatta.

hadi ya:(( önceden bir bildirimde gelmedi ki bilelim faizli mi faizsiz mi?

evet tam burcuya yakışacak birşey olur facede paylaşırsa:)

hiç de sorun olmaz. çek çekebildiğin kadar.

bir öneri: fotoları taşların isim görünmeyen tarafından çekmeniz daha iyi olabilir gibime geldi.

evet isimlerin görünmemesine dikkat edeceğim,sakin bir gün olursa ziyaretçi az olur diye düşünüyorum.teşekkürler

toolbar sanırım. browser ayarlarından devredışı bırakılabilir ya da program ekle kaldır dan kaldırılabilir.

O eklenti sanıyorum tv izleyip radyo dinlemek için. Geçenlerde arkadaşınkine yüklemişler, bir kaç gün sonra explorer açılmamaya başladı. ne yaptıysak olmadı. En son eklentiyi denetim masasından kaldırdık da düzeldi.

çok teşekkürler hemen kaldırdım ben de denetim masasından.hayır neden ve nasıl yüklendi ben istemeden ki?

ne denmesini bekliyorsunuz ki? "hayatının macerası seni bekliyor, inanılmaz bir serüven, çocuklarına, torunlarına anlatacağın bir insanlık mirası peşinde gidiyorsun, yanına tolstoy al, dostoyevski al, seni oyalayacakalrdır" denmesini mi?

bahsettiğiniz yolda, tek başınıza, anladığım kadarıyla da para ve imkan yönünden hayli kısıtlı bir şekilde gidiyorsunuz. bir de canınızın sıkılacağından endişeleniyorsunuz. öncelikle o canınızı kaybetmemek için uğraşacaksınız. bunun yanında dayak yememek, soyulmamak ve insanlar tarafından kandırılmamak için göstereceğiniz çaba ile zaten canınızın sıkılacağını pek düşünmeyin. eskişehir'e trenle ya da izmir'e feribotla gitmiyorsunuz sonuçta.

yine de dostoyevski ve tolstoy'u öneririrm.

ansiklopedi al yanına oku. dönünce bir yarışma programına katılırsın.
çizgi roman al, kitap serileri al, 16-32 gblık falan bir mp3 playerla epey bir albümü hatmet.
internet olacaksa laptopun varsa, yanında götür, paso oyun oyna, film izle.

yirmi gün dehşet mücadele vermek yerine 40 gün çalış uçakla git.

@demcan: hocam kaderde varsa ne gelir elden.:) bisey olacagini sanmiyorum, burada dogup buyudum. sokaktaki cogu rustan daha iyi rusca konusuyorum, kimse yabanci oldugumu bile anlamiyor. para ve imkanin kisitli olmasi yuzunden hep biseyleri erteledim hayatim boyunca ve geriye baktigimda hep mutsuz oldum. o yuzden denemek gerek diye dusunuyorum.

@redlinetheturk: burada 40 gun degil 400 gun calissam 2600 euroyu toparlayamam hocam suan. zaten is yok, olanlari da ortalama 300-350$ maas. zaten suan calisiyorum ama bi yandan anneme de yardim etmem gerek. o yuzden biriktiremem.

trans- sibirya'ya gidiyorsun sanırım. benden önce davrandığın için dönüşte tüyo almak isterim. orda sıkılmazsın muhtemelen, sohbet, yeni insanlar ve yol. varışa değil de, yolun kendisine de odaklanırsanız can sıkılmaz ama size bağlı tabii bu. şimdi kitap, müzik vs diycem ama tam olmayacak.
yola çıkmadan yolculukla ilgili araştırmalar yapın, ne yapılır vs.
yanınıza tavla gibi oyun\ oyunlar alın. hem vakit geçirir hem de insanlarla kaynaşırsınız. arada da etrafı gezeceksiniz vs.
iyi yolculuklar

@pyro clustic flow: aynen hocam, trans-sibirya. :) sana internete girdikce yazarim durumu.

bu yol çoğu gezginin olmazsa olmaz rotalarından biridir. nette çok fazla bilgi var, başka insanların yazdıkları, deneyimleriyle seyahatin renklenebilir. epey kaynak var. bir tanesi için ;
www.trans-siberia.com

@deeperdown: yas 22 :) olur ustam, anlastik.

lan size ne be allah allah!

kardeşim ipod touch al bir güzel oyunlar yükle içine müzikler yükle tek başına en azından 5-6 gününü götürür. evet bol kitap (bir de wi fi var mı trende? varsa ipod daha da götürür)

ulan adam parasızlıktan trenle gidiyom diyo, millet ipod touch al diyo yahu ya sabır...

@cedric tweedledee: sanmiyorum abi. bi kac kere 600-700 kmlik yola gittim, havalandirma disinda bi lux yoktu. eski sovyet trenleri sonucta, revize edilmistir bazilari ama o kadar ileri gittiklerini dusunmuyorum. :)

millet demiyo lan ben diyorum. beğenemedin mi?

abicim bu ne aşk! vay bee.. umarım gittiğine değer..
neyse 20 gün içinde japonca bilmiyorsan yolda kendi kendine üç beş japonca kelime öğrenebilirsin.. ha bi de günlük tut foto makinen varsa bol foto çek ne diyim
ha ayrıca bişiyi merak ediyorum 20 gün içinde nasıl banyo yapcaksın trende? kokuşmaz mısın?
yoksa içinde banyosu da mı var???

evet yeni bi dil calismak icin guzel bi sure , resim cizebilirsin , cizgi roman olabilir , fotograf cekmek cok mantikli , hatta yolda sevgilin icin bi gunluk tut ^ ^ gidince verirsin , poloroid in varsa tadindan yenmez , el tetrisi olabilir hala elime aldikca saatlerce oynayabiliyorum :P siir yaz ? hayal kur , elbet gecer yirmi gun (: iyi yolculuklar simdiden

neyi merak ettim ben biliyomusun 20 günlük yolu gittikten sonra kaç gün kalacaksın sen? 20 git 20 gel 20 de kalsan etti 2 ay çalışıyorum dedin de 2 ay ne dedin de izin aldın söle bize de:D
ya bence bişeyler yaz yanına da böle logo gibi yada şu küçük zeka oyunlarından falan bişeyler alabilirsin. fotoğraf çekmek on numara fikir. fotoğrafları numaralandır ve her fotoğrafın hikayesini de yaz. tanıştığın insanlardan kahramanlar yarat onları yaz:) yeteneğin varmı bilmiyorum ama çizebilirsinde hikayelerin yanına. bence keyifli olur. ha bide bence hep olmayı hayal ettiği şeyler olur ya insanın atıyorum işte dağcılıkla uğraşmak istemişsindir ama yapamamışsındır. git onu tanıştığın insanlara sanki yapmışsın gibi anlat:D hayallerindeki gibi falan egonuda tatmin etmiş olursun arada:D

umarim sevdigin kizin da seni sevdigini biliyorsundur da buyuk bir toyluk yapmiyorsundur. :)

hep ogrenmek istedigin ama durmadan erteledigin bir sey vardir muhakkak, onu ogren yolda.

İyi yolculuklar. Umarım sorunsuz, harika bir yolculuk yaşarsınız. Hayatta bir defa yapılacak bir şey. Ben sizin yerinizde olsam kapsamlı bir günlük tutardım. Anlatışınız, diliniz iyiyse döndüğünüzde bastırma imkanı bile doğabilir. Trende çocuk varsa onlarla da oynayın, çabuk vakit geçer.

yanına büyük bir defter al ve yaşadıklarını yaz,sonra blog falan yaparsın ne bileyim kitap yaparsın.çocuğun torunun okur belki.

dönünce bize haber ver. merak ettim şimdiden.

2 yada 3 ü secerdim ben olsam.. iş hayatına nasıl olsa baslarsın , gezebıldıgın kadar gez hemde gezerken extra bı dıl ogrenmıs olacaksın..

3. seçenek.
az bilinen bir dili konuşursan iş bulma şansın daha da artar. almanya da au-pair olmakta fena değil ama almanca bilen insan sayısı bayağı fazla.
yok ben iş hayatına atılayım kariyer yapayım diyorsan o zaman da 4ü seçersin.
kendini geliştirmek filan istiyorsan 3, iş hayatı diyorsan 4.

hangisini seçersen seç ama satış danışmanı olma,hele ki avm'de.2 ve ya 3 akla yatkın görünüyor.4 hariç hepsi olur.

kesinlikle şu satış işine bulaşma. nerede, hangi firmada olursa olsun boşver bi kere o işi. sebebini şimdi uzun uzun yazmayayım, istersen yazarım ama sonra.

bence de 2 veya 3.

3 daha makul gibi. aslında birkaç yıl sonra türkiyeye dönüp kolay iş bulma açısından almanca daha geçerlidir, evet almanca bilen sayısı fazla olabilir, fakat hem ingilizceye hem de almancaya "hakim" insan sayısı o kadar çok değildir. e böyleyken ben neden 3 diyorum, çünkü hollanda'da birden fazla dil konuşuluyor benim bildiğim, hollandacanın yanında almancayı -ki orada almanca da konuşuluyor sanırım- da halledebilirsin, hatta başka hangi dil konuşuluyorsa onları da kıvırabilirsin pekala.

bunun yanında o au pairlik işi nasıldır bilmiyorum, mutlaka salak sulak yönleri vardır fakat dil öğrenme uğruna yapılabilir sanırım, ayrıca agh için oradayken de başvuramaz mısın? prosedürü nedir bilmiyorum ama olur gibi geliyo bana. gittin hollandaya au pairlik yapıyosun, o ara yine başvurursun aghye. hı, olmaz mı öyle? öyle yap, öyle.

silgiler o izi çıkarmada işe yarayabiliyor.

Buhar tutarlar diye biliyorum, kitap üzerinde hiç denemedim.

kolonya güzel söküyo o izleri ama kitaba hasar vercek kadar kullanmayın.

izi geçirmek için: silgi +1

kulak temizleme çubuğuna azcık kolonya döküp silebilirsiniz...

aslında cam eşyalar için daha çok kullanılır ama ben kitaplarda da kullanıyorum. etiketi çakmakla biraz ısıtın. ateşi bi iki kez üzerinde kaydırırsanız yeterli olacaktır. arkadaki yapışkan bırakıverir kendini. kenarından yavaşça kaldırın çekin tek bir iz kalmaz. lakin dikkatli olun aman tutuşur falan.

Silgiyi denedim de, kapakta renk atması yaptı. Ben de bıraktım.

Ateş olayını ve etiketi kolonyayla ıslatmayı deneyeceğim.

etiketi kısık ateşli çakmala azıcık ısıtınca kolayca çıkar aman yakmamaya dikkat edin.iz miz de kalmaz ayrıca

punto dağıtımın kampanyalı kitaplarının etiketleri çakmakla uzaktan ısıtılarak rahatlıkla çıkarılabiliyor. çok yakından çakmak tutmatyın uzaktan uzaktan yapın zaten etiket pes eder.

form çaylar,sinameki çayı, safran çayı, kuru kayısı, sulu yemek

kefir.

kuru kayısı ya da kuru inciri bolca tükettikten sonra ılık birkaç bardak su içmek,önerim aç karnına yapılmasıdır.

Bol acılı bir şalgam alınır ve bolca içilir. Hele hele bir de havucundan da varsa 2-3 tane de ondan yenilir. Az biraz beklenir. Gerisini bağırsaklar hallediyor.

duphalac şurup..bu işe yaramaza laksatif ilaçlar var. Onlar daha etkili bağırsakları uyardığı için. Hangi Eczaneye sorsan alabilirsin. Bitkisel çözüm olarak rezene çayı ya da form karışık bitki çayı faydalı oluyor.

denenmiş ve çok iyi sonuç vermiş bir formülü söylüyorum...
ıhlamur pişirirken içine nar taneleri atıyorsunuz 10 15 adet. ıhlamuru bu şekilde pişirip hergün içiyorsunuz. birkaç gün içinde düzenli tuvalete çıkabilmek mümkün oluyor...

kitap adını söylersen, olayın muhtemel sebebini yazabilirim.

@alidesidero

olayın sebebi gayet açık. sebebini merak etmiyorum. merak ettiğim bir kitabı başka bir yayınevine bastırtmak mümkün mü? kitabın yazarının vs. bu konuda bir yaptırımı olabilir mi?

yeni telif yasasıyla, telif hakkı süresi 70 yıla uzamıştı.
bu süre dolmadan, telif hakkı sahibi veya varisi, eserleri istediğine satar. her baskı için ayrı sözleşme yapılır, eğer başka ve daha kapsayıcı bir sözleşme yoksa. yani kitabını ilk önce bir yerden çıkartır, beğenmez, gider başka yerden de çıkartır... sözleşmede, buna engel olacak bir madde yoksa, telif hakkı sahibi ya da vekili özgürdür.

ülkemizde, özellikle yabancı eserlerde, pek çok kaçak baskı yapılmıştır.
kitap adını verseydin daha isabetli bir tahmin yapabilirdim.

@alidesidero

tübitak'ın daha önceleri bastığı ancak artık basmadığı (malum sebeplerden) richard dawkins kitapları. "gen bencildir", "kör saatçi" gibi. son olarak 2 sene önce "yakında basacağız demişlerdi, ancak hala basılmadı. gördüğüm kadarı ile okumak isteyip de bulamayan azımsanmayacak sayıda insan var.

şimdi r. dawkins'e mail atsak. hoca buna bi el at desek yapabilir mi birşeyler?

evet, dawkins'e mail atmanız bir şeyler yapabilir. ancak tubitak'a Türkçe hakları tamamen ve süresiz olarak sattıysa, verdiyse -ki buna anca bağışlama denir- o bile bir şey yapamaz. yapar da, uzun sürer.

ama böyle bir durum yoksa, ve eseri basacak bir yayınevi de varsa, dawkins derhal gereğini yapabilir.

gen bencildir'in yeni baskısı hala yok ama kör saatçi tekrar basıldı kitabevlerine uğra yeniden.

lie to me olabilir hem british hem amerikan aksağnı var dizide,

alias,two and a half men,two guy and a girl,seinfeld.

(bkz: friends)

scrubs :)

it's always sunny in philadelhpia

ne olur it crowd demesin birisi.

benim önerim friends ve black books. coupling belki.

the sopranos. ingilizce için de birebir. öyle bir ilerletirsin ki sorma gitsin.

Tek tek bakıyorum önerilen dizilere hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim tarzım olanlar var sanki :)

lost'u beğendiysen fringe beğenirsin

(bkz: the young ones)

skins?

entourage

black books

ben de sizinle aynı dizileri takip ediyormuşum. hatta amerika'da yayınlanır yayınlanmaz torrente düşüyor. indiriyorum. altyazıyı yazan arkadaş bile yatagında mışıl mışıl uyurken ingilizce izliyorum. ardından altyazı çıkınca bir de türkçe altyazılı izliyorum. tabi ki lost bitti diğer ikisini indiriyordum fakat bu aralar scrubs indiriyorum. 3. sezona geldim kesinlikle tavsiye ederim.

ayrıca dizismart'tan takip ettiğim bazı diziler var onlar da güzel.
grounded for life
rita rocks
black books
rodney (aşırı sevemedim ama fena degil)
two and a half men ( scrubs'tan sonra indirecegim ilk dizidir)

diziler için teşekkürler hepinize tekrardan baya dizim oldu sayenizde :)

sadece başlığı okuyup cevaplıyorum: ne olursa olsun evlenilmez.

kızım gez toz yaşa yaa allasen

şimdi canımcım , 21 yaşında evlenmemelisin diye bir kural yok öncelikle. ama sen daha aşkı tatmamışsın , o müthiş duyguyu yaşamamışsın . düşün bu adamla evlendin ( ki zaten ona aşık değilsin ) ileride karşına biri çıkacak , ilk görüşte vurulacaksın aşık olacaksın falan . olmaz deme neler neler oluyo hayatta. ki kişisel fikrim evet 21 çok erken . önce öğrenciliğinin tadını çıkar , gez toz ,aşkı tat. huzuru , dinginliği arama yaşın gelmedi daha.

OKU: Aşk / Elif Şafak

22 yaşındayım ve bir kaç aya kadar yaşamakla ilgili seninle aynı düşüncedeydim. şu anda ise mezun olup hayallerimi gerçekleştirmek için gün sayıyorum. ve bunun için hayatımı tehlikeye atıp savaş bölgelerinde bile çalışmaya hazırım. sana diyeceğim şu olur: aman diyeyim kafanı duvarlara vurursun. hayatla ilgili bir beklentisi olmamak hiç bir şey yapmamaktan geliyor. bir şey görmeyip yapmazsan hayat sana gayet boş gelir ama mutlaka ileride karşına "ölmeden önce bunu yapmalıyım!" dedirtecek şeyler çıkacak. o garip bağlar çok garip(!) bir şekilde çözülüyor ileride sonra da nikah bağını çözmek için uğraşırsın.

valla ilişkilerinde baltayı taşa vurmuş ve kendine bile hayrı olmayan biri olarak görüşümü ne kadar dikkate alırsın bilemem, ben olsam almazdım. :)

ben olsam evlenirdim. güvenebileceğim biri olsaydı yani. güven çok değerli ve çok zor bulunanmış bişeymiş, burada anladım.

"Aramızda öyle büyük bi aşk yok ama yıllardır garip bi bağ var." derken kaç yıldan bahsediyorsun?

valla bana kalsa 30 undan önce evlenilmez, hele hele iyice vurmamışsan dibine 35 ten aşağı evlenilmez.
benim şahsi düşüncem bu yani kınayan yadırgayanlar olabilir.
35 ten öcne bağlasan durmam.

@efx 3-4 sene

sana kalmış bir karar bu. ama mademki ilişkinizde bir sorun yok,o halde 2 yıl daha beklenilebilir.di mi? hayatını düzenleyebilirsin,okulun bitmiş olur,işin olmuş olur,para kazanıyor olursun,iyice büyümüş olursun,bakış açın değişir..aslında en önemlisi de , "öyle deli gibi aşık filan da değilim" dediğin adamı seversin zamanla..daha net görürsün önünü.

evlen de gör

bu arada dayanamıcam
@groove salad - bence de :))

evlende gör güzel bir sistem fakat

önce sen evlenenleri bir gör o yeter sana :)

bana fazlasıyla yetti etrafımda bir sürü arkadaşım evlendi b.k mu vardıda evlendim demiyen yok.

bazıları demiyo ama "ben sana demiştim olm" lafını duymak istemediklerinden oda :)

21 yaş offf deli misin?hayatının başlangıcı deli gibi aşığım desen anlayacağım bir yerde ama o da yok diyorsun.

ekşi duyuru'da gördüğüm en üzücü başlıktı

"Ben okula, o işe gider, evimiz olur ne biliyim para biriktirir bi şeyler alırız, ev aile kurarız, arkadaş oluruz, sevgili oluruz... Çocukluk yaptığımı falan da düşünmeyin yaşıma göre oldukça olgunum, kafam da iyi çalışıyor."
demişsin, kendin demissin ben okula o işe...
olmaz öyle emin ol. hamileliği var, rahatlıgı var. o yüzden cocuk yapmıcam diyebilirsin. ama emin ol öyle demez.

hayatta bazı seylere baglı kalarak devam ediyoruz, su an hiç bir tutkun yok. ama karsındaki idare edebilmesi için evlilige ihtiyacı var. bir süre sonra pişmanlıktan daha fazlasıda olabilir. o yüzden gercekten seviyorsa okulun bitmesini beklesin, sizde nişanlı olarak birbirinizi tanıyın.

baskasının bencilliginde sürüklenme.

birbirinize olan baglılıgınız sevgi olmayabilir o yüzden zamana bırakıp devam et.

hayatın tadını çıkarmak varken, kesinlikle hayır. hele bi de üniversite 2 de okuduğunu varsayarsak.

deneme aşaması olmuyor mu?

madem seviyorsunuz, beklenebilir de bence ne bilim.. ama sizin kararınız...

evlen-boşan

çok neşeli, muhabbeti keyifli bi insanım tanımıyla, paragrafın sonundaki içim geçmiş ifadesi biraz çelişkili değil mi?

soruya gelince, bu şartlar altında bir evlilik büyük olasılıkla hata olur ve ikinizin de elinde patlar. kendi adıma, aşk taraftarı biriyim ve aşık olmadan yaptığın bir evliliğin içinde (elmyra'nın da dediği gibi) gün gelip başkasına vurulup her şeyi berbat etme riski de var. bu olmasa bile, hayatın zorlukları ve evliliğin dertleri (bence en iyi evliliğin bile kendine göre derdi vardır) zamanla ilişkiyi yıpratır ve ortada aşk falan da olmadığı için birbirinizi yemeye başlarsınız. gerçeklik çoğu zaman evlilik öncesi hayallerle örtüşmüyor ne yazık ki.

ayrıca 21 yaş genç bir yaş ve kafanızdaki "evlenmek isteyeceğim ideal erkek" tanımı da zamanla değişebilir.

(bkz: rahat batması )

@saatgeceninonikisi: demek istediğim kendi yaşıtım olan birinin sahip olduğu heves, heyecan bende yok ama yine de neşeli, keyifli biriyim

@sivrisinek süper özetlemiş

iki tanede bebe verirler kucağına oh mis :D

okulunu bitirmeden senle evlenmek isteyen adamdan kork bence. madem garip bi bağ var aranızda madem illa evlenmek istiyor senle beklesin 2 sene daha. ne bu acele?
ayrıca maddi olarak rahatsan git bi yerleri gez, dünyayı tanı, evlenip napıcan ki?

Soruyu soran kisi, senden bi ricam var, Su Sana evlenme diyenlere sorarmisin, annesi, babasi kac yasinda evlenmis? Kaci bosanmis...
Bir hanimefendi icin ideal yastir 21. Eger hayatta amacin "aman her bara gideyim hayatin dibine Vurayim, hic bir seyden eksik kalmiyayim " degilse evlen ama evlenmeninde ne kadar buyuk sorumluluklari oldugunu bilmelisin..yazilacak cok sey var ama benden bu kadar aklini kalbini dinle

evlenirsen o hikayedeki mal sen olursun.

21 yaşında evlenmek olur da, sadece aranızda "garip bir bağ"dan başka bir şey yoksa evlenilmez. Öyle destansı aşklara da gerek yok ama güçlü bir sevgi hissetmedikten sonra evlilik curcunasına girmek ileride pişmanlığa yol açabilir.

En yakinindaki adam ve kizlar demek ki cop yigini. Muhtemelen uzun yillardir kopmadigin en yakinim dedigin insanlar vardir. Onlardan sana hayit gelmez en kisa zamanda yenilerini edin.

Kiz dostlarimdan biri gelip de yiyosa desin bakalim yuzume senin kelimelerini. 15 dakika surmez kendine getirmem, dinlemem valla "ben hep boyleydim" laflarini.

sonuca gelmek için girizgahım şu şekilde olacak;

27 yaşındayım, 1-2 üniversite bitirmişliğim var, normal birisi olduğumu düşünüyorum, bu güne kadar ilişki de yaşadım ama hayatımdaki en büyük hedefim ne evlilik, ne birisi ile birlikte olma, ne büyük bir evde oturma, ne de başka bir şey. sadece "bir büyük turbo alsam yeter bana" şeklinde bir düşüncem var. hatta yaşama amacım bile sanki bu.

dediğim gibi, normal sayılabilecek biriyim; komşu teyzelerin de "artık evlensene" tarzı sözlerine maruz kalıyorum.

bence yaş ile ve statü ile çok fazla ilgisi yok evlilik kararının. bunu, "bak bu devirde benim gibi hödükler çıkıyor" anlamında söylüyorum.

evlilik için normal sayılabilecek yaştasınız ama modern çağda artık kadınların da eve katkı yapması, en azından kendi ayaklarının üzerinde durabilmesi gerekiyor.

bunun için de eğitiminizi destekleyip, bence en azından okulunuzu bitirmenizi beklemesi gerek. seviyorsa bekler, kaçıyor musunuz ? hayır. o mu kaçıyor ? muhtemelen hayır. beklesin.

aileleriniz arasında sıkıntı yoksa (malum, bizim önemsemediğimiz bazı şeyleri önemseyebiliyor aileler) bence sizi istesinler, sonra da söz, nişan vs. yapın, okulunuz bitince evlenin. herhalde böyle oluyordu, pek o taraklarda bezim olmadığından..

neyse.. "bekleyemem, hemen evlenelim" falan diyorsa bence benim kadar hödüktür o, en azından sizin yaşam değerlerinize ve kendi ayaklarınız üzerinde durma kararına saygı duyması gerek.

1. O çocuk size saygı duysaydı siz okurken bu teklifi yapmazdı. Kendi hayatını kurtarmaya bakıyor.
2. Kafa yapısı olarak o da değişecek, siz de çok değişeceksiniz. Hatta büyük ihtimalle aşık olduğunuz (pardon, bağlı olduğunuz) adamın ne kadar değişik bir insan olduğunu göreceksiniz. Okudukça, üniversite ortamında bulundukça tutkularınız gelişecek, hedefleriniz oturacak. Bunları bilmeden, görmeden böyle bir maceraya atılmak çok ama çok büyük bir aptallık.
3. Ergenlikten değil diyorsunuz ama henüz çok gençsiniz. Ayrıca adam dediğiniz çocuk sadece 28 yaşında, o da içinde bir sürü volkan patlayan bir çocuk.
4. Türkiye'de evlilik kararının geri dönüşü ucuz değil. Boşanırsanız en kültürlü ortamda bile dul damgasıyla tanınacaksınız. Görünürde herkes saygı duyar belki ama biriyle ciddi ilişkiye girmek isterseniz karşınıza çıkar.
5. Keşke dememek için evlenmeyin. Birbirinizi seviyorsanız beklersiniz. Bu arada kimse kimseyi beklemek zorunda da değil.
6. Siz o adamın kendi kendine bir şeyler başarmış olmasına, kendine bir hayat yaratmış olmasına tav oldunuz sanırım. Okursanız daha iyisini (beklerseniz ikiniz için) yaratma şansınız olacak.
7. Evliyken üniversitede okumak çok zor olur. Tanıdıklarım ikisinden birini bıraktı mutlaka. Şimdi okumanı destekliyorum, mutlaka okulun bitecek, her işte yardımcı olacağım dese bile emin olun olamayacak.
8. Sonuç: Evlenmeyin, bekleyin. Böyle bir söz vermek için çok erken.

21 yaşında evlenilir mi sorusunu, bu şeklide altı doldurulmamış haliyle gayet de evlenilir diye yanıtlardım.
asil nadir - nur nadir evliliği ile ilgili bir röportaj okudum bugün hürriyet gazetesinde.
kız 21'inde iken asil nadir'in evlenme teklif ettiğinde asil nadir 64 yaşındaymış.
bu bir not sadece. onun altını da dolduran bi cümleler vardır, bil

21 yaşında evlenilir mi sorusunu, anlattığın biçimde altı doldurulmamış haliyle gayet de evlenilir diye yanıtlardım.

asil nadir - nur nadir evliliği ile ilgili bir röportaj okudum bugün hürriyet gazetesinde.
kız 21'inde iken asil nadir'in evlenme teklif ettiğinde asil nadir 64 yaşındaymış.
bu bir not sadece. onun altını da dolduran bi cümleler vardır, bilemem.

evlilik boşanma yeniden evlenme durumlarına gelme falanlar filanlar tecrübelerine sahip bir adam olarak diyorum, bu benim talebeliklerimden beri dikkatimi çekmiştir hep, kızlarda 30larına yaklaşıncaya kadar biz erkeklerin ilgi alakası neticesi itibariyle bir prenseslik vaziyetleri vardır. o alaka öyle yoğun olarak döner ki etraflarında, biri gider biri gelir vaziyeti ömür boyu sürecek gibidir. ama 30lar yaklaştığında tabiat devreye giriyor ve kadın tarlada ırgat yahut cihangirde bohem bir heykeltraş dahi olsa gen kanunları nedeniyle doğurmak istiyor. benim arkadaş çevremde ne marjinal hatunlar var ki doğurmam lazım diye ortalıkta dolanıyorlar yaşları 30-35 hatta 40 civarları. ve burası türkiye. doğurmak için ne yapmak lazım evlenmek tabii. şu şu örnekleri var kısmı boştur.
fakat seleksiyon biçimi orada artık alternatiflerin azaldığı, bir çok ilişkinin tüketildiği bir hal almış olunca, iyi kadınlar kapılmış iyi adamlar uzamış oluyor genelde.

ben burada görüyorum bi yığın ilan, insanlar aman aşığım ölüyorum diye kendi özel vaziyetlerini aleni anlatıp çare arıyorlar ama ben diyeyim, geçici. bitici daha doğrusu.

bu gen-gün durumları ve türkiye genellemelerinin dışında çok net ki şu, evlenme denilen müessese artık evlensem de olur ile olmaz.
evlenme müessesesi sırf boşanma riski taşıyorsan bile kenarından kıyısından geçmemecesine koşarak kaçılacak bir haldir çünkü boşanma olayı hiç bir boka benzemez yaşayan bilir, inanmayan gider boşanmışlara sorar hepsi trenlerin kamyonların altında kalmış uçaklardan düşmüş halde en az 2 sene dağılmışlardır. hele çocuk mocuk varsa allah korusun diyorum.
ve evlenme müessesesi ilk aşık olunanla ya da tamam uyduk olanla aman bu daha başkaya benziyorlarla da olmaz. bu bir doku tutmasıdır. beyin kalp ten birbirini tutacak. biri eksik olursa ne olmaz; olmaz.
lakin şunu asla unutma hayatta herşey mümkündür. büyük konuşanları yaşamım boyunca anlayamadım, adamın başına öyle bir hal gelebilir ki vay be bu nasıl yani der kalırsın. yani bunca gevezelik olayın parantezleriydi zamanım var paylaşıyorum bazı bildiklerimi ve laf kalabalığımdan öte şunu diyorum, bu adamla evlenme. ama sen 21 yaşındayken ya da 23 farketmez, bir adam çıkar karşına, bingo... onu zaten anlarsın. orada işte bence küt diye evlen.

bununla senin bu kafandakileri anlatma biçiminle yani, aman ha! olmaz.
ha bir de şu var hızla evlenme diyenler ya genç olanlardır, ya da genç evlilik yapıp ağzı yananlardır.
hepsi de öyle değil bu genç evlenenlerin. çok da güzel dolu evlilik tanıyorum ki genç yaşta yapılmış kütür kütür güzelce de sürüyor.

en nihayetinde, sana naçizane önerim, önce aşık ol bir.
maried muried sonra.

21 yaşında evlenilir mi sorusunu, anlattığın biçimde altı doldurulmamış haliyle gayet de evlenilir diye yanıtlardım.

asil nadir - nur nadir evliliği ile ilgili bir röportaj okudum bugün hürriyet gazetesinde.
kız 21'inde iken asil nadir'in evlenme teklif ettiğinde asil nadir 64 yaşındaymış.
bu bir not sadece. onun altını da dolduran bi cümleler vardır, bilemem.

evlilik boşanma yeniden evlenme durumlarına gelme falanlar filanlar tecrübelerine sahip bir adam olarak diyorum, bu benim talebeliklerimden beri dikkatimi çekmiştir hep, kızlarda 30larına yaklaşıncaya kadar biz erkeklerin ilgi alakası neticesi itibariyle bir prenseslik vaziyetleri vardır. o alaka öyle yoğun olarak döner ki etraflarında, biri gider biri gelir vaziyeti ömür boyu sürecek gibidir. ama 30lar yaklaştığında tabiat devreye giriyor ve kadın tarlada ırgat yahut cihangirde bohem bir heykeltraş dahi olsa gen kanunları nedeniyle doğurmak istiyor. benim arkadaş çevremde ne marjinal hatunlar var ki doğurmam lazım diye ortalıkta dolanıyorlar yaşları 30-35 hatta 40 civarları. ve burası türkiye. doğurmak için ne yapmak lazım evlenmek tabii. şu şu örnekleri var kısmı boştur.
fakat seleksiyon biçimi orada artık alternatiflerin azaldığı, bir çok ilişkinin tüketildiği bir hal almış olunca, iyi kadınlar kapılmış iyi adamlar uzamış oluyor genelde.

ben burada görüyorum bi yığın ilan, insanlar aman aşığım ölüyorum diye kendi özel vaziyetlerini aleni anlatıp çare arıyorlar ama ben diyeyim, geçici. bitici daha doğrusu.

bu gen-gün durumları ve türkiye genellemelerinin dışında çok net ki şu, evlenme denilen müessese artık evlensem de olur ile olmaz.
evlenme müessesesi sırf boşanma riski taşıyorsan bile kenarından kıyısından geçmemecesine koşarak kaçılacak bir haldir çünkü boşanma olayı hiç bir boka benzemez yaşayan bilir, inanmayan gider boşanmışlara sorar hepsi trenlerin kamyonların altında kalmış uçaklardan düşmüş halde en az 2 sene dağılmışlardır. hele çocuk mocuk varsa allah korusun diyorum.
ve evlenme müessesesi ilk aşık olunanla ya da tamam uyduk olanla aman bu daha başkaya benziyorlarla da olmaz. bu bir doku tutmasıdır. beyin kalp ten birbirini tutacak. biri eksik olursa ne olmaz; olmaz.
lakin şunu asla unutma hayatta herşey mümkündür. büyük konuşanları yaşamım boyunca anlayamadım, adamın başına öyle bir hal gelebilir ki vay be bu nasıl yani der kalırsın. yani bunca gevezelik olayın parantezleriydi zamanım var paylaşıyorum bazı bildiklerimi ve laf kalabalığımdan öte şunu diyorum, bu adamla evlenme. ama sen 21 yaşındayken ya da 23 farketmez, bir adam çıkar karşına, bingo... onu zaten anlarsın. orada işte bence küt diye evlen.

bununla senin bu kafandakileri anlatma biçiminle yani, aman ha! olmaz.
ha bir de şu var hızla evlenme diyenler ya genç olanlardır, ya da genç evlilik yapıp ağzı yananlardır.
hepsi de öyle değil bu genç evlenenlerin. çok da güzel dolu evlilik tanıyorum ki genç yaşta yapılmış kütür kütür güzelce de sürüyor.

en nihayetinde, sana naçizane önerim, önce aşık ol bir.
maried muried sonra.

bir tane ömrün var ve normal insan bi defa evlenir bu çok önemli bir karar. bunun için duyurudan aldığın tavsiyeleri dinleme, elbette sana fikir vermek amaçlı yazıyor herkes ve çoğunluğun kanaati evlenmemelisin yönünde, yani demem o ki böyle bişeye kendin karar ver kendin düşün çok büyük bir karar evlilik kararı. ama bencede evlenme be!

keşke yapsaydım yada keşke yapmasaydım dediğin şeyler olacaktır ya..heh işte süper bi dönemeç.

bence evlen, dene bakalım.....